23 Ekim 2012 Salı

PALAMUT & Fİ

Sanırım hepimiz farkındayız, balık sezonu daha doğrusu avlanma sezonu açıldı, dolayısıyla etrafımızda balıklarla ilgili muhabbetlerde arttı. Bizim Numune hastanesi kantin grubundan abimiz Haldun, son iki üç gündür hafta sonları balığın nerelerde ucuz olduğunu hangi balık çarşısında neler bulunduğuna dair sürekli bilgiler vermekte, ee biz de balıkçılar çarşısında olduğumuza göre muhabbeti bir yerlere bağlayacağız, dükkanımıza ara sıra aldıkları kolye uçlarına isim yazdırmak isteyen müşteriler de geliyor, gelsinler tabii canlarım, e bu isim yazma işini ben yapmadığıma göre ( patron patronluğunu personality de personelliğini bilecek şşştt ) bir yapan olacak, o işi Oflular pasajında Metin abi var ona paslıyoruz, pasaja gitmek için mecburen çarşının  içinden geçiyorum, çarşı dediğim balıkçılar çarşısı, eğer istikametim çarşının içinden geçmekse gideceğim yere 10 dakika geç kalıyorum, çünkü şeytan taşlama hikayesi gibi mahşeri bir kalabalık oluyor, genelde sapıyorum üst ya da alt sokağa, bazen de keyifle dolanıyorum oralarda, bugün geçerken satıcılardan birini " günah ablacığım günah" diye bir kelam ederken rastladım, ne oluyo yaww diyerekten kulak misafiri olunca meğer sattığı palamuta laf atıyormuş apla, "hemen karşı dükkanda 5 lira sen de 8 tl ayol bu ne iş" derken aplamız satıcı abimiz hemen atağa geçmiş bile " günah aplacığım günah, istersen git al oradan ama o balıklar daha yavru, yeme günah"

fi mevzuusuna gelirsek ara ara mekanlarla ilgili tarihi bilgiler verme derdimizdendir... Hayganuş teyze malumunuz ev sahibinin eşi, biraz lafazan, canı sıkılıyor herhalde, bir muhabbettine denk düşersek uzun uzun anlatıyor, yaşayan tarih aslında, bazen çok ilginç şeyler anlatıyor, şimdi bizim olduğumuz binanın hikayesini anlattı az buçuk, 100 senelik binaymış ancak onlar 1968 de almışlar ve aldıkları gibi binanın alt katına dükkan yapmışlar, o zamanlar oralar dutluk değil de cumbalı evlerle doluymuş, hatta şöyle enteresan bir mevzuu olmuş evlerini alırken, meğer satın aldıkları evin sahibi Orhan amcanın vaftiz babası olan papazmış, ismini o koymuş Orhan amcaya, Orhan amca aslen Sivas Şarkışlalı, Aşık Veysel'in memleketlisi ( hatta sık sık yanına gidermiş Orhan amca ) aradan yıllar yıllar sonra İstanbul'da karşılaşmaları ve papazdan  ev almaları ilginç bir tesadüf olmuş, hoşuma gitti, paylaşayım dedim...

öperettoniodonna...

Hiç yorum yok: