24 Aralık 2017 Pazar

Magirüs, genişlik, hayat felan feşmekan...

Bu sabah bir işim çıktı, Göztepe civarındaydım. Minibüs yolu üzerinde...İşlerimi hallettikten sonra madem Minübüs yolundayım o zaman minibüse bineyim dedim her mantıklı insan gibi. Bizim memleketin hayli yükünü çekmiş yukarıda bulunan fotoğraftakine benzer Magirüs marka bir minibüse bindim. Memleketin yükünü çeken dediğim Magirüs minibüsleri gördüğümde aklıma, bir anadolu yakası ikamet edeni olarak ve de şehrin kıyılarında, kıyı dediğim bir hayli kıyısında yaşayan bir adem olarak Gebze Harem uluslararası minibüsleri.. gelir. Bu alaylı ifadenin nedenini bilen bilir. Gebze'den başlayan seyahat, ara yollardan, trafikten, her olur olmaz yerde durmaktan, müşteri beklemekten dolayı hayli uzun sürer. Ki bu deneyimimi yaşadığım vakitlerde metronun, metrobüsün, bir çok otobüs hattının olmadığını da belirteyim. Bütün e-5 karayolunun kahrını çekiyordu Magirüs'ler... Bir şoför abi hatırlıyorum. Harem'den  her daim en geç o çıkardı. Gece çalışanlarını, eğlenenleri, sarhoşları toplayıp şehrin en kıyılarına ulaştırırdı. Mübarek ve komik bir abi olarak kulakları çınlamıştır umarım. Bir de Magirüs minibüsleri ile ilgili zihnimize kazınmış kimi algılar vardır. Şoförler, arabesk müzik, minibüs yazıları, korna dolayısıyla gürültü kirliliği vs. Yaşadıklarımdan sonra bu anılar tekrar gözümde canlandı. Dedim ya akli baliğ biri olarak minibüse bindim. Minibüse benimle birlikte gençten bir arkadaş bindi. Bindikten yaklaşık 1 dk sonra şoför bu gence doğru "birader bir insene" dedi. Korkulu gözlerle "ben mi" deyiverdi genç. "Sen sen" dedi şoför abi. İnip beklemeye başlayacakken " şu kapıya vursana bi " dedi şoför. Usulca bir ayağıyla dokundu. "Vur vur" dedi tekrar. Genç diğerinden daha şiddetli ama yine de nazikçe kapıya tekrar dokundu. Şoför "yaa vur vur" dedi. Genç kapıyı tekmelemeye başladı. Görüntü bir haber kanalında yüksek sesle ekrana getirilecek düzeydeydi. " Vatandaş trafikte çıldırınca minibüsü tekmelemeye başladı azzz sonraaaa". Ancak hikayenin aslı minibüsün meşhur körüklü kapısı bozulmuştu. Ve şoför abi istifini bozmadan kendinden hayli genç birine vazife yükleyerek- ki bu vazife kapı tekmelenmesidir- sorunu çözmeye çalışmıştı. Biz televizyonu yumruklayarak bilgisayarı tokatlayarak arızayı çözmeye çalışan bir millet olarak durumu hiç de yadırgamadık. Sorun çözülmeyince şoför abi "gel gel" dedi oturduğu yerden gence. Ama bu "gel gel" aslında "gel lan gel beceriksiz"in seyreltilmiş haliydi eminim ki ses tonundaki küçümseme hissediliyordu. Ne istifini bozdu ne yerinden kalktı ne genç arkadaşa teşekkür etti. Sonra tek kapısı açık halde seferimiz sürdü. Bir teyze bindi " Şoför bey kapıyı kapar mısınız "dedi. Şoför abi yüzünü bile çevirmeden "bozuk"dedi. Üstüne bir de sigara yaktı tam oldu. Sonra Kadıköy'de inip dağıldık evlerimize işlerimize...Hayat...

Hiç yorum yok: