Neler olup bitiyor değil mi hayatta ? Hızına yetişebilene aşk olsun. Gün geçmiyor ki yeni hikayeler türetelim yeni hikayelerle karşılaşalım. İki gün evvel dükkana tiplerinden Arap olduğu anlaşılan iki arkadaş giriverdi. Deri bilekliklere baktılar, beğendiler aldılar v.s. Bir ara en kestirme tanışma sorumuz olan Where are you From'u yapıştırdık. Libya dedi arkadaşlar. Öznur ikinci soruyu sordu peşi sıra Do you like Kaddafi ? Yes I LİKE KADDAFİ dedi içlerinden birisi. Bu karşılıklı soru cevap ikilemeleri anlaşılır olmaktan çok uzaktı aslında çünkü hem benim hem de arkadaşların ingilizce seviyeleri hayli yerlerdeydi. Ancak vücut dili diye muhteşem bir olgu var allahtan. Arkadaş Kaddafi'yi sevmezmiş pek. Ancak Kaddafi öldürüldükten sonra Kaddafi yanlıları ile birlikte 4 sene savaşmış. Öldükten sonra kıymeti anlaşıldı minvalinde cümleler kurdu. Onun zamanında savaş yoktu en azından v.s Bir ara hareketlendi bedeninde çeşitli noktaları gösterdi, iki dizini, kol dirseklerinden birisini, baldırlarını. En son dükkanın ortasında göbeğini açıp kurşun yaralarını gösterdi. Meğer o işaretler savaş sırasında aldığı kurşun yaralarının yerlerini göstermeye dairmiş... Hayat...
6 Kasım 2015 Cuma
30 Ağustos 2015 Pazar
Zalçalı Zebzeli Ali Abi...
Malumunuz tüm gün buralardayız içeride mutfağımız olmadığından yemeğimizi bu civarda bulunan restoranlardan yemekçilerden söylüyoruz. Yemekçi de ne oluyor derseniz tam olarak Ali abi. Zalçalı zebzeli Ali abi. Karısıyla birlikte bir hanın ikinci katında küçücük bir dükkanda yemek yapıp satıyorlar. Menüleri hem doyurucu hem temiz hem de ucuz daha ne olsun. Hafta içi menüleri pek değişmiyor. 2 ana öğün yanına da salata yahut cacık. Ana öğünün üç değişmezi pirinç pilavı, zalçalı zebzeli bulgur pilavı ve zalçalı zebzeli makarna.Bu saydığım menü 7,5 lira. Ali abinin daha doğrusu yengenin yemekleri genelde zalçalı zebzeli ve etli. Bundan övünç duyuyorlar ki Ali abi " Bizim hanım anteplidir, yemekleri zalçalı zebzeli etli yapar ondan tadından yenmez Kerem'ciğim" der. Ali abi hayat enerjisi ile şaşırtır beni. Koşarak servis yapıyor ki inanamazsınız. Hem de tek başına çalışıyor. Bilenler için söylüyorum. Fenerbahçe stadından bizim çarşıya kadar müşteri portföyü var. Bu geniş bölgede koşarak servis yapıyor. Her sabah yemeklerini bizlere sesli olarak dile getiriyor. " Günaydıınn arkadaşlar bugün etli nohut, zalçalı zebzeli bulgur pilavı ve cacık var. Haydi hayırlı işler". Hitabeti kuvvetli, eski sendikacılardan ara sıra yemekleri getirdikten sonra anılarına dönüyor. "Ne güzel anlatıyorsun Ali abi" deyiverince " ee biz eski sendikacıyız Keremciğim işçilerle sürekli konuştuğumuzdan hitabetimiz az buçuk gelişti." Seçim zamanı kızıllığı iyice belirdi " günaydınn gençlerr, bugün etli kuru fasulye, zalçalı zebzeli makarna yanında da salata birde oylar HDP'ye " der giderdi. Ne olacak bu memleketin Ali abi dediğim de " Yahuu ne olacağı var mı Kerem'ciğim bu alçak namussuzlara karşı birlik olacaz dirlik olacaz sen canını sıkma " der koşmaya başlardı.Her gün uzunca şortuyla terlikleriyle koşturan emekçi bir adem. Herkese zalçalı zebzeli bol dayanışmalı günler olsun...
Romanesk Akordeon
Son zamanlarda esmerden bir genç dadandı dükkanın köşesine. Bebek arabasıyla dikilip sağı solu kesiyor durmadan. " Ne ayak lan bu " diyorsun ister istemez. Esnaf hastalığı da var içimizde. Mahalleye farklı birileri dadandığında hafifte tipten kurtarmıyorsa bi kıllanma olmuyor değil oluyor. Adam polis gibi sağı solu kesip uzaklaşıyor bi yarım saat sonra. Bu mevzuu 5-6 aydır sürüyor. Bununla birlikte gençten bir kadın akordeoncu da sokakta belirmeye başladı. Sanırım Romen. Yanında kızıyla birlikte sokak müziği yapıp restoranlarda oturan müşterilerden para topluyorlar. Buraya kadar sorun yok hatta ben akordeon sesine bayılırım. Ancak kadın bir melodi ile idare ediyor. E şimdi masalarda oturanlar sabit değiller biz burada dikili taşız. Onların hoşuna bile gidiyordur. Şirin bir çocuk, annesi akordeon çalıyor. Maalesef kadın çalmaya başladıkça ben içeriye doğru kaçmaya başlıyorum. Bi sinir basıyor korku filmi gibi hep aynı melodi tekdüze tekdüze anammmm.
Gel zaman git zaman mevzuuyu çakozladım. Meğer asıl akerdeoncu bizim köşe bekçisi bu arkadaşmış. Bu hatun da karısı. Kadın çalarken diğer çocuğuyla birlikte sokak başlarında bekliyorlar. Bizim bekçi çok da güzel akordeon çalıyor. Sanırım yoruldukça karısına veriyor ekmek teknesini ya da kadın olduğu için daha fazla para toplayacağını düşünüp çakallık yapıyor. Hayat işte... Her an hikayeler üretir biz de mal mal bakarız...
3 Ağustos 2015 Pazartesi
Kördüğüm
Geçen cuma günüydü sanırım. Sabah saatleri dükkanın kepenklerini henüz açmıştım içeri kızıyla birlikte bir Suriyeli girdi. Otuz otuz beş yaşlarında anca vardır. Cuma günü vesilesiyle ağzı dualıydı. Para isteyince " kardeş daha yeni açtık siftah yapmadık" dedim klasik esnaf ağzıyla. Dik dik bir bakışla " abe sende kuran hakku için kördüğüm var müsaade et o kördüğümü çözeyim" dedi. Ben yarı merak yarı da geri çevirememe haliyle sordum " nasıl çözeceksin çöz bakalım" İlkin kuzenim Caner'i dükkanın dışına gönderdi kızıyla birlikte. Yanıma yaklaşarak ve de bol bol dua ederek " abi sende kördüğüm vardır şu dışarıdaki garibana bir bakarsın değil mi kördüğümü çözersem" dedi. " Hele bir çöz bakalım" dedim. Cebinden uzunca bir ip çıkardı. İkiye bölüp, üç kördüğüm atmamı istedi. Yaptım istediklerini. Sonra avucuma koymamı istedi. Yine bol dualıydı. Dışarıdaki kızını da anımsatarak " abi kıza kördüğüm çözülürse 10 tavuk parası verirsin" dedi. Sonra avucumu açmamı istedi gerçekten hiç temas etmemesine rağmen ip ilk haline dönmüştü. Gözlerinde bir ışıltıyla " elini kalbine koy abi Allaha dua et ve dışarıdaki garibana 50 lira ver" dedi. Yahu kim kaybetmiş de ben vereyim 50 yi derken pazarlıklarla 15 e kadar indik. Farkedemediğim klasik bir illüzyon numarasıydı hayatını idame ettirebilmek için insanoğlunun ne hallere düştüğüne de düşünerek yol verdik arkadaşa...
2 Ağustos 2015 Pazar
Bay Koçero
Güneşlibahçe sokağının renkli simalarından Koçero. Hayatı hep bu sokakta ve civarında geçiyor. İşini soracak olursanız kısmi rehberlik hizmetleri veriyor. Türkiyeli olmayanlar ilgi alanı. Örneğin bir Alaman arkadaş geçiyorsa, almanca çat pat bir şeyler geveliyor. ingilize ingilizce şerbet, rusa rusça... Eğer eloğlu yerse,sevimli bir hareket ile karşılık verirse para istiyor yahut bira istiyor. Çoğu zaman karşılık bulamıyor ama ben hayli karşılık bulan diyaloğada rastlamadım değil. Slav bir çifte bildiğin rakı masası kurdurtmuştu. Geçenlerde temizlik yapıp dükkanın karşısındaki koltuklara oturdum. Yanıma geldi, hal hatır sordu. Almanya'da doğduğumu öğrenince, "haa ben de oralardaydım, Köln'de kaldım yıllarca" deyiverdi. "Ee ne işin var burada kalsaydın keşke sokak zor oluyordur" dedim. " Abii beni kovdular sınır dışı ettiler" dedi. "İlkin deliler hastanesine attılar sonra da bana dayanamayıp sınırdışı ettiler."
Aradan bir iki gün geçtikten sonra geçenlerde yaptığımız muhabbetten güç alarak yanıma yaklaşıp sessizce fısıldadı. " Abii sende para var mı ?" "E daha dükkanı yeni açtık hayrola " dedim. "Abi bana biraz kredi açar mısın biliyorsun yakında deli aylığım yatacak o zaman veririm" dedi." Deli maaşının yatacağını ben nerden bileyim Koçero" dedim. " Abi vereceğin 100 lira para amma da laf ettin haa" deyip uzaklaştı. Hayat...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)